Ozan İhlasi Şiirleri 6
Getirdi Gizli
Ne ismim var idi ne de bu cismim Bilinmez âlemden getirdi gizli Zerreden küreye olurken nesim Bilinmez bir yöne götürdü gizli
Damla oldum yatağıma eriştim Deniz aşıp bir ummana karıştım Ben beni ararken benle yarıştım Gezdi benim ile oturdu gizli
Yerde mi var oldum arştan mı indim Neye baktım ise gördüğüm kendim İki şehir imiş bildim efendim Karanlık kuyuda yetirdi gizli
Neciyim ben kimim çok soru sordum Savruldum yelinen dolaştım durdum Şu gönülden başka olmadı yurdum Mekânsız sarayda yatırdı gizli
İHLÂSÎ’yim öçtüm biçtim ben kimim Gökte Elif isem yerde de Mim’im Kâğıdım aşikâr gizli kalemim Yazdı noktaladı bitirdi gizli...>>
Getirme Sen
Faydası olmayan baharı yazı Bekleyip boş yere bitirme seni Ananın rahminde yazılmış yazı Oku cehalete götürme seni
Çok çalış babana yetişmek için Hatırı sermaye harcama geçin Dostları seçerken çok iyi seçin Cahil meclisinde yitirme seni
Oğlundan gerisin kabul et dinle Cevap verir sana ilimle fenle Hayalet yarını güzel bir günle Kibir deryasında batırma seni
İyilik kötülük yarış içinde Bir menzil düşün ki karış içinde Kendi iç huzurun barış içinde Yaşa hiçbir şerre yetirme seni
Söz vardır ya kalem kılıçtan keskin Paha etsin senden kalan o eskin Sözün insanları ederken teskin Güreşip çamura yatırma seni
BEKİR sermayenin akıldır kökü Akıl etmez düzü dolanır bükü Sefil taban çeker boşa o yükü Yorup akşam sona getirme seni...>>
Gezdim Garipçe
Baştan sona kadar bir dertli başla Yürüdüm garipçe gezdim garipçe Gözümden sel gibi çağlayan yaşı Akıttım garipçe süzdüm garipçe
Kâinatın mahzeninin gizinde Hakk'ın cemalinde Hakk'ın gözünde Gördüğüm varlıkta şu yeryüzünde Oturup okuyup yazdım garipçe
Yere göğe sığmam cihansa fanus Algılayan beyin diyor bana sus Yaratmak yaşatmak bil O’na mahsus Sırlarını bende çözdüm garipçe
Mânâ verdim taşıdığım bu cana Yol alırken göçüm öbür cihana Daldım hikmetinde derin ummana Girip baştan sona yüzdüm garipçe
Bu dünyanın mahsulünü eken var Gülü saran koruyucu diken var Karanlıkla şafak vakti söken var Gecenin sırrını sezdim garipçe
Dokuz ay karanlık kulda giderken Sırra mazhar olan yolda giderken Beyazda yeşilde alda giderken Döktüm yaprağımı üzdüm garipçe
İHLÂSÎ bu handa dolaştım boşa Dostlarım gülerek etti temaşa Hayat menzilinde tutuldum kışa Kendi mezarımı kazdım garipçe...>>
Giremedim
Kapı içten kilit içten Giremedim giremedim Kendi beste gülü deste Deremedim dermedim
Baktım yâre pare pare Bilahare sen de çare Kaç bin kere geçtim dere Duramadım duramadım
Çakmak gözü derin özü Gülden yüzü baldır sözü Yaktı közü ipek tözü Yoramadım yoramadım
Demi bu dem bastı kadem Bütün adem kuluz madem Tatlı badem bak ifadem Göremedim göremedim
İHLASİ baş gözünde yaş Bağrında taş eder savaş Yavaş yavaş başlar telaş Soramadım soramadım...>>
Giren Var
Bire miskin düşünmene ne gerek Seni beni her saniye gören var Aldığın nefesi tüm işleyerek Suda gitsek izimizi süren var
Güneşi döndürüp günü ışıtıp Mevsimin içinde kışı üşütüp Hücredeki kanda canı yaşatıp Ana rahimine ışık veren var
Gafil olan gider bağlanır boşa Adresin yazılır ses vermez taşa İHLÂSÎ haddini aştıysan hâşâ Seninle mezara gidip giren var...>>
Girmeli Gerek
Söz söylesen söz üstünde durur mu Taş gibi sırt sırta vermeli gerek Hedefi olmayan hedef vurur mu Vurmaya hedefi görmeli gerek
Şu soruyu kendisine sormalı Kıssadan hisseye ders çıkarmalı Oturup kalkmalı kafa yormalı Düşünüp menzile ermeli gerek
Sağ gözün sol göze gizli çöp sokar Kibrit ağaç amma ormanı yakar Göz ırmak değil de çok seller akar Silip de merhemi sürmeli gerek
Kalplerin şuası dürüst olmaktır Yol alırken menzilini bulmaktır Can içinde canan ile olmaktır Yürekler Hak için vurmalı gerek
Kimisi tok yatar kimisi açtır Adalet insana en büyük taçtır Yılan dahi sevilmeye muhtaçtır Sevgiyle yaklaşıp sarmalı gerek
Hissetmezsin kara yeri dönerken Güneş doğup bütün yıldız sönerken Bir taneye sonsuz nimet sinerken Başları secdeye sermeli gerek
Yol içinde kısa deme karışa Cahil ile sakın girme yarışa Varamazsın ömür boyu barışa Âlim meclisinde durmalı gerek
Der İHLÂSÎ insan kendin bilmeli Ölürken de iman ile ölmeli Mezar tek odadır değil bölmeli O yere pür ü pak girmeli gerek...>>
Gittiği Zaman
Çıkar varsa herkes en iyi dostun İnsanlığın şimdi bittiği zaman Çakallar bekleyip bölüşür postun Şereften şerefin gittiği zaman
Beyhude okumak beyhude yaşam Binerse eşeğe diyorlar paşam Bunca kuzgun ile nasıl savaşam Saksağanlar damda öttüğü zaman
Parça parça oldu kalmadı bütün Fakirin hakkında varlığa yetin Sürüye gitmeyen ürümez itin Yatarak yalını yuttuğu zaman
Toplanıp gözetler delikten daldan Şeker çıkar süzsen yediğin baldan Ne acı kalmadı anlayan haldan Canavarın koyun güttüğü zaman
Eyyamcı hızlıdır tur yetmez ona Her engeli aşar sır yetmez ona Kalede burç olur sur yetmez ona Duvardan taşın taş ittiği zaman
Bataklık sivrisi saz çalar bitmez Isırır her gece kinin kar etmez Canını alsa da yine de yetmez Bedava geçinip yattığı zaman
At eşek paylaşıp yiyorken yemin Haksız mahkemeden olurken emin Yalancı şahitle bedava yemin Kadı’nın mahkeme sattığı zaman
Vakt-i sukut aslan kalmışsa Ahat Zamane dölüne geçmez nasihat BEKİR der goygoycu olmaz veliaht Kanunun haksızı tuttuğu zaman...>>
Giymem Üstüme
Dik başlı onurlu gezmek var iken Korkaklık postunu giymem üstüme Namerdin başını ezmek var iken Bunları adamdan saymam üstüme
Kartal oldum kuzgun çıktı yarışa Asla çakallarla varmam barışa Meydandayım ben vuruşa vuruşa İster dünya gelsin koymam üstüme
Aslan kükrer ise gür çıkar sesi Kabarır sırtında onun yelesi Tilki acıkınca özler kümesi Barbarla yobazı baymam üstüme
Çıkan varsa er meydanı dileğim Kötüye berk mazlumlara meleğim Çelik gibi bükülmez bu bileğim Boş kuru lafı da yoymam üstüme
Kötünün İHLÂSÎ oku canına Kahpelerin durma tükür kanına Alçakların hiç uğramam yanına İpek şal olsalar yaymam üstüme...>>
Gizem Ara
Bir zerreyi bölüp bine Her parçada en derine Gidiş mana veriyorsa Verişinde gizem ara
Hücre canlı doku sarar Ateş bile sevgi arar O kalp sessiz vuruyorsa Vuruşunda gizem ara
Başlangıcı Âdem Havva Mezardadır asıl dava Kuldan habbe soruyorsa Soruşunda gizem ara
Uzaydaki yıldız Ay’ı Güneş hariç yetmez sayı Boşta hepsi duruyorsa Duruşunda gizem ara
Durmaz yürür yolsuz izsiz Sakin suskun; dilsiz gözsüz Kâinatı görüyorsa Görüşünde gizem ara
Canlı cansız ona muhtaç Bütün varlık gerçekte aç Rızık nimet seriyorsa Serişinde gizem ara
Her nesnede oku da gör Baksa dahi görmez ki kör Hak kapıdan giriyorsa Girişinde gizem ara
Der BEKİR’im ayan beyan Uyan gaflet bitsin uyan Gül dikeni sarıyorsa Sarışında gizem ara...>>
Gizlice
Kendince böldü Verdi gizlice Alanlar güldü Gördü gizlice
Kalkınca perde Gök ile yerde Sendeki serde Serdi gizlice
Körlerde göze Dilsizde söze Candaki öze Girdi gizlice
Boyasız boya İpliksiz oya Damlada suya Ördü gizlice
Şekli görünmez Şala bürünmez Hiç de erinmez Sürdü gizlice
Bilinir zahir Her işte mahir İHLASÎ ahir Erdi gizlice...>>
Gönlümde Gül Ettim Sakladım Seni
Gönlümde gül ettim sakladım seni Gözlerin aklımdan çıkmasın diye Aklıma düştükçe kokladım seni Benden başkasına kokmasın diye
Kaç mevsim hazana sarıldım öyle Kaçıncı dalımdan kırıldım böyle Ne zaman küsüp de darıldım söyle Hasretin kor edip yakmasın diye
Belki sevdam idin belki meraktın Gözümden ırmaklar oldun da aktın Bana senden başka bir dert bıraktın Kim bilir başkası bakmasın diye
Ne bitmez bir aşkmış sendeki dehrin Güldürmedin verdin olanca zehrin Beddua mı ettin nedendir kahrın Mevla cennetine sokmasın diye
Kirpiğin işledi gönül fendime Kış etti kaşların değdi bendime İHLÂSÎ ne desem şimdi kendime Yatağına küskün akmasın diye...>>
Göremez Olmuş
Göç vermekten viran olmuş o yurdum Oğul babasını göremez olmuş Yıkık viraneyle dolmuş o yurdum Yaşlı anasını göremez olmuş
Elinde bastonu bükülmüş beli Görüp hatırladım daha evveli Dolaşırdı babam yedi düveli İtip de kapıyı giremez olmuş
Duvarın dibinde oturmuş taşa Gölgesiyle kalmış yalnız baş başa Yaz bitip kimsesiz girince kışa Ocağa odunu süremez olmuş
Koyaklar ot dolmuş çiçekler küsmüş Tarla yollarını pıtraklar kesmiş Bahçeler kurumuş bülbüller susmuş Kolları kalkmıyor deremez olmuş
Koyun yok kuzu yok ıssız heryöre Sular bile küsmüş sessiz o dere Boyun bükmüş of çekerek kadere Bir selamı dahi veremez olmuş
Kayısı kurumuş ceviz sararmış Anamın simsiyah saçı kırarmış Sobası kırılmış ocak kararmış Çökelekli dürüm düremez olmuş
Âdetler töreler yok olup yitmiş BEKİR gezdi köyü köy hepten bitmiş Sılayı terk eden gurbete gitmiş Bayramdan bayrama eremez olmuş...>>
Gören Başka Görür Görünen Başka
Çiçek zarif amma hikmet dikende Gören başka görür görünen başka Hüner o dikenli gülü dikende Veren başka verir görünen başka
Kar güzeldir fakat gizem beyazda Zirve yapar felah bulur ayazda Kış acı olsa da tadı var yazda Yaren başka yürür görünen başka
Bir damla sudadır hayat iksiri Dünya küçücüktür zerre çok iri Süslemiş giydirmiş donatmış yeri Seren başka serer görünen başka
Kara toprak karşılıyor geleni Bir dönence aktırıyor olanı Yapan gizli yaptıkları aleni Süren başka sürür görünen başka
Kaç elekten ince ince elendim Gündüz verdim geceleri dilendim İHLÂSÎ’yim ben saraylar bilendim Giren başka girer görünen başka...>>
Gören Görmedim
İşte er meydanı yıkar bozarım Erkekçe atını süren görmedim Kalleşi alnından okuryazarım Hepsi kara cahil eren görmedim
Küme küme akın akın gelse de Kendini adamdan sayıp bilse de İt sürüsü hırlayarak gülse de Aslan yatağına giren görmedim
Ham koruktan şıra olmaz ben içmem Ustayı âlimi bir adım geçmem Yetmeyen başağı tarladan biçmem Harmana mahsulü seren görmedim
Ulusun çakallar taş bile atmam Ayının postunu alıp da satmam Katır cinslileri adama katmam Özünden selamı veren görmedim
Ejderhalar yedi başla saldırır Kuzgun gibi burnun boka daldırır Ne söylesem eyvallah der kaldırır Namerdin dışında yaren görmedim
Çöplüktür karganın meclisi yeri Eşeğe vurursun her gün semeri Yalancı pehlivan yoktur kemeri Terletip meydanda yoran görmedim
Kısrak gibi yılkı yılkı dolaşan Aygır mayasında soyu buluşan Etek giyip zil takmaya alışan Kendine bir soru soran görmedim
Utan utanmazdan ar eyle kendin İnsanlık yolunda var eyle kendin Rabb'ini sevdana yâr eyle kendin Gönül güllerini deren görmedim
Yazdığım bu hisse alırsan gözüm Dünya var oldukça dolaşsın sözüm Utansın kızarsın kararsın yüzün Cahil insan gibi viran görmedim
Münafığın tümü gelse yan yana Er olup da çıkamazlar meydana Benziyorlar dört ayaklı hayvana İHLÂSÎ ayıbın gören görmedim...>>
Görmedim
Keskin sirke kendi küpüne zarar Acıyıp bir zarar vermedim vermem Gönül tatlı sohbet bir hoşluk arar Arkadan kimseyi yermedim yermem
Çıkmadım Hak yoldan şükür emrine Cübbeli sarıklı şeyhin birine Hakk’tan üstün tutar körü körüne Tarikat cemaat girmedim girmem
Gezdim köşe bucak en izbe yeri Öptüm bayrağımı dönünce geri Vatanla Mehmetçik denen askeri Bunlardan kutsalı görmedim görmem
Densizler dinsizler cirit atıyor Varlık sebebime zehir katıyor Köksüzlere bu Türklüğüm batıyor Satılığa kafa yormadım yormam
Bakın İslam’daki yanan ataşa Düşman kesildi hep gardaş gardaşa Haydutlar evrensel haydutlar maşa Hainle yan yana durmadım durmam
İHLÂSÎ vatanım alıyor yara Vatandan namustan kıymetli para Her gelen Türklüğe çalıyor kara Şerefimi yere sermedim sermem...>>
Görülmez Göre
Eni iki cihan boyu bir nokta Ermeden noktaya görülmez gören Canında dolaşır sonsuz uzakta Varmadan noktaya görülmez gören
Tarife sığmıyor sere sığmıyor Yerde gizleniyor yere değmiyor Temelsiz dünyayı milim eğmiyor Durmadan noktaya görülmez gören
Bölünür zerrede başka başkaya Her derde çarede başka başkaya Dönerken kürede başka başkaya Sermeden noktaya görülmez gören
Suyun nağmesinde gökteki seste Dolanır seninle gizli kafeste Girerken nefeste gider nefeste Vermeden noktaya görülmez gören
Açınca âlemde her rengin tonu Belirsizdir ucu bucağı sonu İHLÂSÎ uğraştı görmeye onu Girmeden noktaya görülmez gören...>>
Görünce İrkildim
Kendimce düşündüm ben bu âlemi Görünce irkildim döndüm terk ettim Çok esrarlı gördüm yazan kalemi Görünce irkildim döndüm terk ettim
Ne ararsan saklı benim canımda Ne hikmetler gezer bu ummanımda Yanımda yöremde tüm zamanımda Görünce irkildim döndüm terk ettim
Göreni görmedim köre aldandım Ölümü unuttum kendime kandım Böylece hesapsız günaha bandım Görünce irkildim döndüm terk ettim
İHLÂSÎ’yim benim aklım ermedi Nehir suyu yatağına sermedi Dağlar karşı durdu geçit vermedi Görünce irkildim döndüm terk ettim...>>
Görünmez
Dünya döner bir eksenin içinde Çizgisi görünmez çizen görünmez Nevbahar olmadan gönül göçünde Okuyan görünmez yazan görünmez
Görürsen gözünde gizlidir cihan Her türlü nimetle verilmiş imkân Yüreğinde saklı bil iki mekân Ustası yapanı bozan görünmez
Mevsim mevsim gözükürken dört yüzü İlkbaharı yazı kışı son güzü Yeşertir sarartır yok eder özü Sarartan solduran hazan görünmez
Çiçeklerin bin bir desen alını Meyveye yüz tutmuş nice dalını Damardaki arkta suyun yolunu Ağaç gövdesinde dizen görünmez
Ne kapısı vardır ne de dikişi Muhkem yapmış yapan usta bu işi Bitiremem gece gündüz gidişi Kalbi öyle derin kazan görünmez
Ara durma sen kendinde yâr ara El bakmaz ki özündeki buhara İHLASÎ gönlünde teslim O yâra İçerimde yanan suzan görünmez...>>
Görür İsen
Beni bende arama sen Bir taştayım görür isen O bedeni tarama sen Bir düşteyim görür isen
Bazen çiçeğin alında Bazen ağacın dalında Bazen karınca yolunda Her işteyim görür isen
Belki mumdaki ışıkta Divanece bir âşıkta Rızık taşıyan kaşıkta Gümüşteyim görür isen
Sütten ayrılmaz beyazda Seherde olan niyazda Kardaki acı ayazda Bir kıştayım görür isen
Damla suda coşkun selde Ilgıt ılgıt esen yelde Ağaran var siyah telde Bir kaştayım görür isen
Dağda düzde ovalarda El açılan dualarda Beşiklerde yuvalarda Bir kuştayım görür isen
Yıldızda ayda güneşte Kırk bölümlük gerçek beşte Mahremdeki helal eşte Bir baştayım görür isen
Alevdeki mor kızılda Kutuplarda boz buzulda Adem ile ilk nüzülde Bir yaştayım görür isen
Der BEKİR’im azda çokta Evren dahi küçük nokta Dolaşırım varda yokta Naaştayım görür isen...>>
Gurbet Elde
Geleceğim size yollar kesiyor Anam gurbet elde sılada babam Birine gidersem biri küsüyor Anam gurbet elde sılada babam
Bir Arefe günü güneş batıyor Gözyaşımı ummanlara katıyor Mezarlarda ayrı yerde yatıyor Anam gurbet elde sılada babam
Anam desem babam düşer aklıma Bir garipçe fikrim şaşar aklıma Gel de anlat benim beşer aklıma Anam gurbet elde sılada babam
İHLÂSÎ bayramda kaldım kimsesiz Koltuklar boş durur odalar ıssız Sanki viraneyim sessizim sessiz Anam gurbet elde sılada babam...>>
Gurbetin Çarkında Döndüm Dolaştım
Gurbetin çarkında döndüm dolaştım Ezdi gardaş beni ezdi boşuna Keremden besbeter yandım dolaştım Felek benim ile gezdi boşuna Gam keder yükledi çektim bir zaman Gözümden yaşları döktüm bir zaman Hasret dağlarından baktım bir zaman Tecellimi kışa yazdı boşuna
Kundak yaptı beşiğinde beletti Ayrı koydu kuzu gibi meletti Yaktı yaktı şu bağrımı kül etti Onulmaz bu yaram azdı boşuna
Katmer katmer dert yükledi dalıma Dağlar yol vermez ki gidem yoluma Kelepçe taktırdı iki koluma Kaç eleğe koydu süzdü boşuna
Ne geçti elime sende durdum da Boynu bükük yar bıraktım ardımda İHLASÎ’yim gül açardı yurdumda Şu gönül bağımı bozdu boşuna...>>
Gül Küser Bana
Gönlümün dağına boz duman çökmüş Yaprağı sararmış gül küser bana Ömrümün bağları hep gazel dökmüş Diken küser bana dal küser bana
Dünya boşa döner mevsimler boşa Geçen ömrüm bana eder temaşa İster seksen yaşa ister yüz yaşa Günler aylar ile yıl küser bana
El arifmiş sırlarını hep saklar Kırkında saçıma düşmüştür aklar Kapalı girdiğim bütün sokaklar Yolcu küser bana yol küser bana
Gönlümü vefasız bağladı zâra Geçen yıllar beni düşürdü dara İçerim kan ağlar yüreğim yara Bulanmış coşkun su sel küser bana
Yollarına baka baka bekledim Gam üstüne gamlarımı ekledim Dert dağını şu sırtıma yükledim Muhabbet şakıyan dil küser bana
Bulutla yarıştım döktüm yaşımı Kara kışlar sardı delibaşımı Kor döktü içimde gör ataşımı İçerimde sönen kül küser bana
Ok vurup sapladı öyle derine Koymadım kimseyi onun yerine Ömrümü adadım zalim birine Yüreğimde saklı kul küser bana
Felek İHLASÎ’yi katmış gazele Kalem al da kaderimi yaz hele Doyamadım kaşı gözü güzele Nazlı yârim küser el küser bana...>>
Gül Muhammet Gül Mustafa
Güneş ile doğar nurun Gül Muhammet gül Mustafa Gökten bize yağar nurun Gül Muhammet gül Mustafa
Çiçek ile açan sensin Kokuları saçan sensin Miraç’a da uçan sensin Gül Muhammet gül Mustafa
Gece nurdur gündüz ışıl Tüm canlılar sana âşık Dost yaratmış seni maşuk Gül Muhammet gül Mustafa
Emrindedir cümle cihan Sancak gölgen ne güzel han Sevgin vardır bende nihan Gül Muhammet gül Mustafa
İHLASİ’yim yüzüm sensin Yaşantımsın gözüm sensin Salavatla sözüm sensin Gül Muhammet gül Mustafa...>>
Güldesin
Nefsine kapılma boşa Bahadır Yener isen gönüllerde güldesin Sabır sende bir biçilmez bahadır Alınmayan çok kıymetli gül desin Bahri gibi çok ummana dalmışsın Gövde kökte sen bedende dalmışsın Elif dedim Vav söyledi Dal’mışsın Dalın üstü açık olur gülde sin Kim bilir kaç asır İHLÂSÎ’desin Yolun sonu bir karanlık sindesin Ben beni bilirim el Mecnun desin Üstümdeki kader bana gül desin...>>
Gülmedi
Varlık âlemine girdim dolaştım Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi Vara yola çıktım yoka ulaştım Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi
Döndüm baktım neler saklı anım da Gizli gizli can taşıdım canımda Hiç olmadı kara bahtım yanımda Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi
Bir dağın başından olmadı farkım Nedense bir türlü dönmedi çarkım Ummanı bağladım akmadı arkım Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi İHLASÎ’yim nere gitsem şaşırdım Gönlümün içinde güneş aşırdım Bir yar verse can evimde taşırdım Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi...>>
Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
|